1. (a) dönmek, avdet etmek.
    Let's go back home now. (b) (söze/konuya/düşünceye) dönmek, gelmek, avdet
    etmek.
    Let's go back to what the chairman said earlier. (c) (tarihi/geçmişi) gerilere uzanmak/gitmek.
    My family goes back to 18th century. (d) (bitki) cılız/bodur kalmak, gelişe-memek.
    Our roses went back a little in the dry weather.
taahhüdünü yerine getirmemek Fiil
sözünü tutmamak Fiil
sözünden dönmek Fiil
doğduğu yere geri dönmek Fiil
sözünü tutmamak Fiil
sözünde durmamak Fiil
imzasını tanımamak Fiil
sözünü tutmamak Fiil
sözünden dönmek Fiil
döneklik etmek Fiil
eski anılarını tazelemek Fiil
eski alışkanlıklarına dönmek Fiil
sözünde durmamak Fiil
geçmişe gitmek Fiil
(a) ihanet etmek.
go back on one's friends: arkadaşlarına ihanet etmek. (b) sözünü/vadini tutmamak,
döneklik yapmak.
go back on one's promises: vaadini tutmamak.
(a) caymak, (sözünden) dönmek, vazgeçmek.
to go back on a promise: vaadini tutmamak. (b) vefasızlık
göstermek, terketmek.
Never go back on your friends.
birini terk etmek Fiil
bir konuya geri dönmek Fiil
Ingiltere'ye izinle dönmek Fiil
konuya dönmek Fiil
keşide edene rücu etmek Fiil
büronun yeknesak hayatına dönmek Fiil
son derse geri dönmek Fiil
işine dönmek Fiil
sivil yönetime dönüş
sivil yönetime dönüş
birinin arkasından işler çevirmek Fiil